Türk siyasî hayatında "Başbuğ" olarak bilinen, Milliyetçi Hareket Partisi'nin efsanevî lideri Başbuğ Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde geçirdiği bir kalp spazmı sonucu vefat etti. Başbuğ Türkeş'in ölüm haberi, Türkiye ve Türk dünyasında büyük tesirler meydana getirmiş ve özellikle ülkemizi yasa boğmuştur.
Alparslan Türkeş, 4 Nisan tarihinde Ankara Hilton Oteli'nde katıldığı bir nişan merasimi dönüşü özel aracında saat 22.30 sıralarında fenalaştı. Araba ile hastahaneye götürülürken yanında bulunanlara "Arabanın camını açın, daraldım" diyen Türkeş'in bu sıralarda yüzü sarardı ve nefesi sıkıştı. Bunun üzerine evine en yakın yerde bulunan Fatih Üniversitesi Çankaya Tıp Merkezi'ne götürülen Türkeş'e burada kalbi güçlendirici iğneler yapıldı. Alparslan Türkeş'e burada ilk müdahaleyi yapan Dr. Hüseyin Aka olayı şöyle anlatmıştır:
"Sayın Türkeş'in rahatsızlanarak hastanemize getirildiği söylenince apar topar geldim. Saat 22.45 civarındaydı. Bize gelir gelmez baktım durumu iyi değil. Hemen müdahaleye aldık. Müdahale 10 dakika kadar sürdü. Bu arada Bayındır Tıp Merkezi'ni arayarak hazırlık yapmalarını haber verdik. Prof. Dr. Arif Özdemir'le birlikte 5 dakika içinde Bayındır Tıp Merkezi'ne götürdük. Bu arada ambulans içinde sun'i teneffüse devam ettik. Gayet güzel müdahaleler yapıldı. Ama bize geldiğinde de kalbi çalışmıyordu ."
Çankaya Tıp Merkezi'nde yapılan bu müdahaleler sonuç vermeyince, Alparslan Türkeş korumaları tarafından acil olarak Bayındır Tıp Merkezi'ne saat 23.15 sıralarında getirildi. Nöbetçi Doktor Sertaç Yıldırım'ın yaptığı açıklamaya göre Alparslan Türkeş'in hastaneye getirildiğinde kalbi tamamen durmuştu. Kendisine masaj ve şok tedavisi uygulandı. Yoğun bakımı sırasında bir ara kalbi yeniden çalışır gibi olduysa da alınan bütün tıbbî tedbirlere rağmen Başbuğ Türkeş'in vefatına engel olunamadı.
Başbuğ Türkeş'in vefat haberi uzun süre doğrulanamadı. Haberin çeşitli televizyon kanallarında duyurulmaya başlamasından itibaren ülkücüler hastane önünde toplanmaya başladı. "Türkeş öldü" haberini kabullenmek istemeyen ülkücüler, hastane önünde dua edip ağladı ve tekbir getirdi. Nihayet Bayındır Tıp Merkezi'nin yetkilileri Alparslan Türkeş ile ilgili acı haberi saat 03.15 civarında resmen açıkladı.
...Ve son Başbuğ artık yoktu. Seksen yıllık ömrü sona ermiş, ardında gözü yaşlı milyonlar bırakarak göçüp gitmişti.
O gece ülkücüler uyumadı. Başbuğlarının ölüm haberini duyan talebeleri ve dava arkadaşları sabaha kadar gözlerini kırpmadan beklediler.
Alparslan Türkeş'in Tıbbî Ölüm Raporu
Türkeş'in tıbbî ölüm raporu, Ankara Bayındır Tıp Merkezi'nde hazırlandı. Türkeş'in ölüm raporu şu şekildedir;
" Sayın Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 Cuma gecesi saat 23.15'te kalp ve solunum durmasıyla hastanemiz acil servisine getirilmiştir. Derhâl yoğun bakıma alınarak resusitasyona devam edilmiştir. 3.5 saat süreyle yapılan resusitasyona yanıt alınamamıştır. Yapılan nörolojik, kardiyolojik anestezi ve reanimasyon, göğüs hastalıkları muayeneleri, ERA ve EKG tetkikleri ile hastanın ex olduğuna karar verilmiştir.(Karar saati:02.30)
Doç. Dr. Yaman Zorlutuna (Bayındır Tıp Merkezi Başhekimi), Prof. Dr. Ferhan Özmen (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Öğretim Üyesi), Doç. Dr. Nuri Özgirgin (Bayındır Tıp Merkezi KBB Uzmanı), Prof. Dr. Arif Özdemir (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Öğretim Üyesi), Doç. Dr. Nadir Banudak (GATA Kornea Yoğun Bakım Şefi), Prof. Dr. İrfan Sabah(Acil Yardım Hastanesi Kardiyoloji Bölümü), Dr. Murat Sümer(Bayındır Tıp Merkezi Nöroloji Uzmanı), Dr. Serap Bilen Hızek (Bayındır Tıp Merkezi Göğüs Hastalıkları Uzmanı), Dr. Funda Yağcı (Bayındır Tıp Merkezi Anastezi Uzmanı), Dr. Hüseyin Aka (Fatih Üniversitesi Çankaya Tıp Merkezi)."
Cenaze Merasimi
MHP Genel Merkezi'nce yapılan açıklamada cenaze merasiminin 8 Nisan 1997 tarihinde yapılacağı duyurmuş ve törenle ilgili programı şu şekilde tespit edilmiştir;
Yoğun izdiham nedeniyle doğabilecek sağlık sorunlarının giderilebilmesi amacıyla cenaze kortejinin önünde Sağlık Bakanlığı ve Kızılay'a ait 3 ambülans hazır bulundu. Ülkü Ocaklarına ait bir araç da kortejin en önünde polis araçlarıyla birlikte yürüyüş yolunun önünün açılmasına çalıştı.
Cenaze korteji İnönü Bulvarı boyunca yolun her iki tarafındaki Ülkü Ocaklı gençlerin oluşturduğu güvenlik çemberi arasında ilerlerken, Bursa İl Başkanlığı'na ait bir araçtan da sürekli olarak, "Provakasyonlara karşı dikkatli olunması" yönünde uyarı anonsları yapıldı.
Tekbir sesleri ve gözyaşları arasında ilerleyen cenaze korteji, Bayındır Tıp Merkezi ile Meclis arasındaki yaklaşık 4 kilometre mesafeyi, 20 dakikalık gecikmeyle 2 saatte alabildi
Alparslan Türkeş için ilk tören Türkiye Büyük Millet Meclisinde düzenlendi. Buradaki törene, Türkeş'in eşi Seval Türkeş, büyük oğlu Tuğrul Türkeş ile diğer çocukları katıldı.
Meclisteki törene dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DSP Lideri Bülent Ecevit ve diğer partilerin üst düzey yetkilileri de katıldı. Törende Türkeş'in öz geçmişi okunduktan sonra bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Türkeş'in cenazesini taşıyan araç, Meclisteki tören sonrasında saat 11.15'te Çankaya kapısından çıkış yaparak, kortejin önüne alındı ve MHP Genel Merkezi'ne yöneldi. Meclisten parti merkezine doğru yürüyüş sırasında kortejdekiler tarafından tekbir getirildi, "Başbuğ ölmedi, kalbimizde yaşıyor" sloganları atıldı.
Cenazenin MHP Genel Merkezi'ne getirilmesinden önce görevliler tarafından vatandaşlara, Türkeş kokartları ve üzerinde "Başbuğ Ölmez" yazılı Türkeş posterleri dağıtıldı .
Kortej saat 11.45 sıralarında MHP Genel Merkezi'nin önüne ulaştı. Cenaze burada yolun her iki tarafında toplanan partililerce tekbir sesleriyle karşılandı.
Binanın pencerelerinden ve yolda bekleyenler tarafından cenazenin üzerine karanfiller atıldı.
Cenazenin gelişi sırasında "Başbuğ ölmedi, kalbimizde yaşıyor" sloganları atılarak, tekbir ve salâvat getirildi. Parti genel merkezi pencerelerinden de cenazeyi taşıyan araç üzerine kırmızı karanfiller atıldı, spreylerle gül suları sıkıldı.
Devlet Bahçeli'nin de bulunduğu Genel Merkez önündeki törende bir konuşma yapan MHP Genel Sekreteri Koray Aydın, herkesin anasını, babasını, yakınını kaybetmenin acısını yaşadığını belirterek, bugün acıların en büyüğünü tattıklarını, "Başbuğlarını kaybettiklerini" söyledi.
Türkeş'in kendilerine verdiği ülkücü kimliğinin hakkını ödemeye çalışacaklarını bildiren Koray Aydın, "Başbuğum, bugün genel merkez önünde ebedî istirahatgâhınıza uğurlamak için toplandık. Seni başbakan olarak uğurlayamadık. Bizi affet. Sana söz veriyoruz. Hepimiz birlik ve dayanışma içinde olacağız. Türk milleti ve Türk dünyasının başı sağ olsun" şeklinde konuştu.
Cenaze töreni sırasında kalabalıkta ve parti genel merkezinde çok sayıda kişinin gözyaşlarını tutamayarak ağladıkları görüldü. Alparslan Türkeş'in ruhu için Kur'anıkerim okunarak dua edildi. Türkeş'in cenazesi, saat 12.00'de Kocatepe Camii'ne götürülmek üzere Genel Merkez önünden hareket etti
Cenaze namazının kılınacağı Kocatepe Camii, saat 11.00'den itibaren törene katılmak için gelenlerle dolmaya başladı. Cami avlusunda bekleyenler, Türk ve MHP bayrağı taşıdılar. Camide sürekli olarak Kur'an okundu ve dışarıya da hoparlörle yayın yapıldı.
Cenaze töreni dolayısıyla cami çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Tören için camiye gelenler, üstleri aranarak içeri alındı ve ambülanslar hazır bekletildi.
Cami avlusunda birikenlerin musalla taşı çevresine yaklaşmasına izin verilmedi. Önlem alan polis, protokol için katafalk çevresinde boş bir alan kalmasını sağladı. Partili görevliler de polisin bu yöndeki çabalarına destek verdiler .
MHP Genel Merkezi'ndeki törenin ardından saat 12.00'de Kocatepe Camii'ne yönelen kortej, yaklaşık 10 dakikalık yürüyüşün ardından camiye ulaştı. Cenaze burada yaşanan izdiham nedeniyle bir süre protokol kapısı önünde bekletildi. Daha sonra cenaze arabasından alınan Türkeş'in naaşı, eller üzerinde Kocatepe Camii'ne taşındı ve musalla taşına konuldu.
Caminin ana kapısı protokol girişleri için saat 11.30'dan itibaren kapatıldı. Dinî tören için çok sayıda bakan, milletvekili, bürokrat ve vatandaşın camiye geldiği görüldü. Cami avlusuna sığmayan vatandaşlar, çevre alan ve sokakları da doldurdular.
MHP Genel Başkanı Türkeş'in cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz kıldırdı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Necmettin Erbakan ve diğer devlet ricalinin camiye gelişleri sırasında çevredeki kalabalık nedeniyle sıkışıklıklar yaşandı.
Cumhurbaşkanı, başbakan ve diğer protokol mensupları ana kapıdan itibaren oluşturulan polis kordonu arasında tören alanına alındılar. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, saat 12.55'te Başbakan Necmettin Erbakan saat 12.50'de, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller saat 12.58 'de Kocatepe Camii'ne geldiler.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkeş'in eşi Seval Türkeş, oğlu Tuğrul Türkeş ve diğer çocuklarına baş sağlığı diledi. Başbakan Necmettin Erbakan da Tuğrul Türkeş'e taziyelerini ilettikten sonra camiye girerek, öğle namazını kıldı. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ise, camiye geldikten sonra doğruca Türkeş ailesinin bulunduğu yere gitti. Çiller, Seval Türkeş'e taziyelerini bildirdi.
Alparslan Türkeş'in naaşının öğle namazından sonra yoğun kar yağışı nedeniyle bir süre için konulduğu katafalktan alınarak, musalla taşına yerleştirilmesi sırasında çok büyük bir izdiham yaşandı.
Cenaze namazını kıldıracak olan Mehmet Nuri Yılmaz, beraberindeki Fethullah Gülen ile musalla taşının yer aldığı bölüme geçebilmek için büyük çaba sarf etti. Diyanet İşleri Başkanı'nın ardından Cumhurbaşkanı Demirel ile diğer protokol da büyük güçlükle musalla taşının bulunduğu bölgeye ulaşabildiler.
İzdiham nedeniyle cenaze namazı için güçlükle saf tutulabildi. Cenaze namazı, düzenin sağlanmasının ardından, musalla taşının önünde yüksekçe bir yere çıkan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz tarafından kıldırıldı.
Tuğrul Türkeş, cenaze namazından sonra babasının naaşı önünde yaptığı konuşmada, Alparslan Türkeş'in Türk neslinin yetiştirdiği büyük devlet adamlarından, bilge liderlerden biri olduğunu ifade etti.
Türkeş'in cenazesi daha sonra polisler tarafından eller üzerinde taşınarak, tekbir sesleri arasında saat 14.00'te cenaze arabasına konuldu. Cenaze, karanfil yağmuru arasında toprağa verilmek üzere, Atatürk Orman Çiftliği- Emek kavşağına doğru yola çıkarıldı. Cenaze namazı sırasında avluya giremeyen kalabalık bir grubun anıt mezara doğru yürüyüşe geçtiği görüldü .
Ebedî İstirahatgâha Doğru
Türkeş'in naaşı polis kordonu eşliğinde Meşrutiyet Caddesi-Atatürk Bulvarı-Kızılay-Gazi Mustafa Kemal Bulvarı güzergâhını takip ederek, Atatürk Orman Çiftliği -Emek kavşağındaki mezar yerine getirildi.
Yoğun kar yağışı altında yürüyen kortejdekiler, yaklaşık 7 kilometrelik mesafe boyunca tekbir getirerek,"Başbuğ Türkeş" şeklinde slogan attılar. Bu sırada bir araçtan sürekli olarak Kur'anıkerim okundu.
Bulvar boyunca bazı binalara Türk bayrağının asıldığı görüldü. Bulvar üzerinde bulunan MHP Çankaya İlçe Başkanlığı binasından Türkeş'in cenazesini taşıyan aracın üzerine karanfiller atıldı. Kortejin yürüyüşü devam ederken, anıt mezar yerinde de son hazırlıklar yapılmaktaydı.
Kortejin arkasından tören boyunca hiç ayrılmayan Devlet Bahçeli ve ülkücüler, kortej ile birlikte saat 15.45'te anıt mezar alanına geldi.
Aynı zamanda Başbakan Yardımcısı Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, eski politikacılardan, Osman Bölükbaşı da Türkeş'in kabrine geldiler.
Cenaze bulunduğu araçtan partililerce alınarak, mezar yerine taşındı. Cenazenin anıt mezar alanının girişinden kabre getirilmesi 20 dakika sürdü.
Türkeş'in naaşını defin için tabuttan küçük oğlu ve damadı çıkardılar. Tuğrul Türkeş, naaş mezara indirilirken kabre girerek, babasının cenazesini kendisi yerleştirdi. Türkeş'in eşi ve diğer çocukları da defin sırasında mezarın başında bulundular.
Türkeş'in naaşı saat 16.03'te defnedildi. Granit mermerden hazırlanan mezar taşında Türkeş'in doğum tarihi 1917 olarak yazılırken, ölüm tarihi boş bırakıldı. Türkiye'nin tüm illerinden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden, Kırım'dan ve Türkistan'daki Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden getirilen topraklar Türkeş'in mezarına konuldu .
Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'in bir süre önce Türkistan'a gittiğinde, Ahmet Yesevi'nin türbesinde "lâzım olur" diye bir çuval toprak getirdiği ve bu toprağın da Türkeş'e nasip olduğu dile getirildi. Buradaki törene Türkeş'in ailesi, Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener, Devlet Bakanları Namık Kemal Zeybek ve Bekir Aksoy, siyasî parti temsilcileri, milletvekilleri, Osman Bölükbaşı ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Görülmemiş bir kalabalığın katıldığı Alparslan Türkeş'in cenaze töreninde güvenliğin sağlanması için 7 bir polis görevlendirildi. Bunun yanı sıra MHP Genel Merkezi ve Ülkü Ocakları Derneği, cenazede düzenin sağlanması için 10 bin ülkücü genci görevlendirdi . Kortejin geçeceği yerlerde 3 ayrı bomba ekibi seyyar olarak görev yaparken, 2 helikopter de havadan kontrolü sağladı.
Türkeş'in cenazesi Bayındır Tıp Merkezi'nden taşınırken, 4 kilometrelik bir kortej oluştu. Meclis önünde bekleyen büyük bir grup da buradaki törenden sonra korteje katıldı. MHP Genel Merkezi önünde bekleyen grupların da eklenmesiyle, cenazenin Kocatepe Camii'ne götürülüşü sırasında kortej birkaç kilometre daha uzadı. Kortejin geçişi sırasında Türkeş'in naaşı etrafında 5 ayrı polis kordonu oluşturuldu. Türkeş'in cenaze törenini 8 televizyon kanalı canlı yayın yaparak izleyicilerine yansıttı.
MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 10 Nisan Perşembe günü gıyabî cenaze namazı kılındı.
Gıyabî cenaze namazı Türkeş'in doğduğu evin yakınında bulunan Selimiye Camii'ndeki öğle namazının ardından kılındı.
Ayrıca Londra'da Türk-İslâm Ocağı tarafından da gıyabî cenaze namazı kılındığı öğrenildi.
Türkeş için Kosova'nın başkenti Priştine'de de bir tören düzenlendi. Kosova Türk Demokratik Birliği (KTDB) tarafından düzenlenen törene çok sayıda kişi katıldı. Törende bir konuşma yapan KTDB Genel Başkanı Erhan Köroğlu, Türkeş'in "Türk birliği" ülküsünün Kosova Türkleri tarafından ebediyete kadar sürdürüleceğini belirtti. Kosova Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı Orhan Sait de, " Türk dünyasının en büyük çınarını kaybettiğini" ifade etti. Törenin ardından Priştine Merkez Camii'nde Türkeş için mevlit okutuldu.
Azerbaycan basını MHP lideri Türkeş'in ölümüyle ilgili haberler, makale ve mesajlara birinci sayfalarda geniş yer ayırdı. Musavat Partisi'nin yayın organı Yeni Musavat gazetesi; "Türkçülüğün yücelen bayrağının inmesine izin vermeyin" başlığıyla bir yazı yayımladı. Yazıda, "Türkeş, dünyasını değiştirdi, ancak O'nun adı Türk milletinin tarihine yazıldı" denildi. Halk Cephesi Partisi'ne yakınlığı ile bilinen Azatlık gazetesi'nde de Azerbaycan'ın Millî Şairi Bahtiyar Vahabzade imzasıyla, "Büyük Türkçü" başlıklı bir yazı yer aldı. Bahtiyar Vahabzade yazısında; " 6 Türk Cumhuriyetinin bağımsızlığını, Türkeş'in şaheseri " olarak niteledi. İktidara yakınlığı ile bilinen Panorama gazetesi ise " Türkeş Allah'ın huzuruna şerefli gitti" başlığı altında Türkeş'in hayatı ve siyasî çalışmalarına yer verdi.
İngiliz The Guardian gazetesinin Türkeş ile ilgili haberinde de, "Türkiye'nin dalgalı politik yaşamında kitlesini sakinleştirebilen bir sesti " görüşüne yer verildi.
Alparslan Türkeş'in Son Beyanatı
Alparslan Türkeş son konuşmasını Almanya'dan döndükten sonra katıldığı partisinin Amasya İl Kongresinde 4 Nisan 1997 tarihinde yaptı. Türkeş konuşmasında; Hollânda ve Almanya'daki ırkçı saldırıları kınadı ve son günlerde yaşanan gerilimlere değindi. Çözüm olarak erken seçimin şart olduğunu ifade den Türkeş şu şekilde konuştu; " Biz lâikliği savunduğumuz için erken seçim diyoruz. Demokratik, hür parlâmenter sistemi savunduğumuz için erken seçim diyoruz. Ayrıca bu ülkede millet, memleket, cumhuriyet, millî hâkimiyet, hukukun üstünlüğü ve seçim sözlerinin kimseyi rencide etmeyeceğini, aksine demokrasinin teminatı olacağına inanıyoruz. Eğer bu olmazsa devletin rejimi ayakta tutması fevkalâde güç olacaktır. Ben yüksek huzurlarınızda tarihten gelen sorumluluğum ile hükûmeti ve parlâmentoyu bir defa daha uyarıyorum. Erken seçim demokrasimizin teminatıdır" .
Alparslan Türkeş'in Vasiyeti
"Türk Devletinin yükselişini ve ihtişamını sağlamak. Bunun için de bütün milletle barış içinde yaşamak, herkesi ayrımsız sevmek, İslâmiyet'in ipine ihlâsla bağlanmak" .
Ülkücü Gençliğin Başbuğuna Cevabı
"Ey Ulu Kişi,
Sana söz veriyoruz. Açtığın yoldan bıraktığın Ülkü'de, bize gösterdiğin doğrultuda izinden bir an bile şaşmayacak, ahlâklı, faziletli, kalbi hak ve vatan aşkıyla çarpan ve bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan insanlar olacağız.
Böylece emanet ettiğin ülküyü gergefte nakış işler gibi tüm neslimize işleyeceğiz.
Dün ATA'ya söz verdiğimiz gibi şimdi sana söz veriyoruz."